Anasayfa USİAD Bildiren Prof. Dr. Gülten Kazgan: “İmalat sanayini bitirdik, Türkiye girdi üretemiyor!”
Prof. Dr. Gülten Kazgan: “İmalat sanayini bitirdik, Türkiye girdi üretemiyor!”
Perşembe, 20 Mart 2014 15:07

Türk ekonomisinin bugünkü durumunu derneğimizin danışmanı, değerli hocamız Prof. Dr. Gülten Kazgan’la konuştuk. Üretim yapmadığımızı ve bunun en büyük sorun olduğunu belirten Kazgan, “Dış açık büyük bir kangren. Döviz fiyatı yükseldi fayda etmedi. Cari açık devam ediyor. Türkiye yeterince girdi üretemiyor. Girdiler ithal mallardan, enerji vb.den. Üretim yapılamıyor. Sürekli yineliyorum ama Türkiye girdi üretemiyor ve bu nedenle de cari işlem açığımız kapatamıyoruz” dedi.

İşte Prof. Dr. Gülten Kazgan’la yaptığımız söyleşi…

Türk ekonomisinin bugünkü durumunu nasıl görüyorsunuz?

1990’larda imalat sanayinin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH)’daki payı yüzde 24’lerdeydi. Günümüzde ise bu oran yüzde 16’lar civarı. Bu rakamlar da tartışmalı tabi.

Yani görüldüğü üzere imalat sanayinde geriye gittik. Bu alanı yok ettik.

Halbuki bu sanayi kurulurken bir ayrım yapılmıştı. Teknoloji daha ileri, yatırım daha yeni, nihai mallar özel teşebbüsündü. Daha açık bir ifadeyle belirtmek gerekirse örneğin alüminyumu devlet üretiyor, ondan masa sandalye vb. yapma işi ise özel sektöründü.

Bakın bugün girdi yokluğundan ötürü sürekli dış açık veriyoruz. Yalnızca tüketim yapıyoruz.

Oysa biz geçmişte sanayiler yaratmıştık. İlk deneyim ‘Anadol’ marka arabadır. Buna gülünür bazı çevreler tarafından ama bana göre bu çok büyük bir başarıdır.

Bir denemeydi bu. Keşke o yolda yürünseydi. Devletin kurması gereken fabrikaları bir dönem Vehbi Koç kurmuştu. Asil Çelik örneğinde olduğu gibi. Sonra devlete satmak zorunda kalmıştı.

“TÜRKİYE GİRDİ ÜRETEMİYOR”

Temel sorunumuz üretememek mi hocam?

Evet, üretimimiz yok maalesef, bugün en büyük sorunumuz bu. Bir numaralı sorun, en azından dışarı yansıyan görüşler Türkiye’nin gerçek derdinin ne olduğunun saptanamamasıdır. Dış açık büyük bir kangren. Döviz fiyatı yükseldi fayda etmedi. Cari açık devam ediyor. Türkiye yeterince girdi üretemiyor. Girdiler ithal mallardan, enerji vb.den. Üretim yapılamıyor. Girdi ithalatını artırmakla, HES’le bu iş yapılmaya çalışıldı. O da tarım yapılmasını olumsuz etkiliyor. Sürekli yineliyorum ama Türkiye girdi üretemiyor ve bu nedenle de cari işlem açığımız kapatamıyoruz.

“GÜMRÜK DUVARI KALDIRILDI, MİLLİ SANAYİ BİTİRİLDİ”

Peki, hangi alana yöneldik?
Devletin son dönemdeki desteğinin inşaat sektörüne gittiğini görüyoruz. Girdi üretimini talep eden bir özelliği var tabi. Binalar yıkıp binalar yaparken girdi ürün talep ediliyor.
Maalesef Türkiye’nin üretim yapısı bozuk. Girdi üretimi yetersiz. Eldeki bina stokuna bakılırsa gerçekten tehlikeli bir üretim fazlası var.

Buna rağmen inşaata devam ediliyor. Öte yandan imalat sanayinin milli gelirdeki payının düştüğünü görüyoruz. Daha temeline inecek olursak meselenin; gümrük duvarı kaldırıldı, Milli sanayimiz bitirildi.

“EKONOMİK DURUMU EN KRİTİK OLAN 5 ÜLKEDEN BİRİYİZ”

Bu gidişatı nasıl görüyorsunuz?

Aynı politikaları ısrarla izlemeyi sürdürürlerse karanlık görünüyor. Gelinen yerin bir darboğaz olmasının nedeni izlenen politikalardır. Türkiye dünyada ekonomik durumu en kritik olan 5 ülkeden biri şu anda. Bunları telafi etmek için gerekli adım atılmıyor.

Üretken olmaktan anlaşılan ise 3. köprü, 3. havaalanı vb. yapılması olarak algılanıyor. Hükümet katında üretime dönük en küçük bir katkı yok. Gidişat bu yönde. Hükümetin yetenekli elemanları var. Onların görüşlerinin dikkate alınmadığını düşünüyorum.

Bu gidişe karşı alınabilecek bir önlem var mı?

Bugünden yarına alınabilecek bir önlem yok. Uzun vadeli bir yatırım politikasıyla yapılabilir bu. İmalat sanayini yok etmişsin, ithalata bağlamışsın, böyle bir bağlılık söz konusuyken işimiz çok zor. Ve böylece Türkiye’nin ekonomisini kritik bir hale getiriyor dış açık.

Büyüme oranları açıklanıyor. Sizce büyüyor muyuz ve nasıl büyüyoruz?

Büyümenin nerede olduğuna bakarsanız tehlikeli mi değil mi bunu görürsünüz. İnşaa ettiklerimizi ters yollarda yapıyorsunuz, yabancılara satıyorsunuz. Bir yandan iç piyasa tıkanıyor. İnşaat sektörünün iş yaratıp büyüme sağlaması çıkar yol değildir. Hormonlu bir büyümedir bu.

“KİTLER YOKEDİLDİ, GÜMRÜK DUVARI KALDIRILDI”
Türkiye’nin ekonomik tablosunun bozulması aslen 2000’li yılların başında başladı. IMF programı yürürlüğe girdi. KİT’lere özelleştirme buyruğu verdi IMF. Ve zamanla mesele KİT’lerin özelleştirilmesinden ziyade yok edilmesi noktası geldi.

Gümrük duvarının olmamasının zararlarını yeni fark ettiler. 2000’li yılların başında aşırı değerli kur sayesinde zannettiler ki bu zenginlik devam edecek. Bu zenginlik ekonomiyi vuruyor. Doların değeri 2 lira olması gerekirken uzun süre 1 lira da tutuldu. Türkiye hala dış borca dayalı büyüyor. 400 milyar doları buldu borç.

Hükümet IMF’den artık borç almıyoruz propagandası yürüttü bir dönem. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
‘IMF’den borç almıyoruz’ propagandasına bakarsak esasen insanların bu meselede bilgi eksikliğini kullanıyorlar diye düşünüyorum.

IMF’nin esas olarak bize para verirken şart olarak ortaya koyduklarından birisi de KİT’lerin özelleştirilmesiydi. Özelleştirilemeyenler de yok edildi. O dönem Türk ekonomisinin nereye gittiğini idrak edemedik aslında. Bakın Arjantin 2000’lerin başında IMF’ye ‘borç ödemiyorum’ dedi. Türkiye bunu yapamadı. Maalesef bunun bedelini ödedik. Ve bugün hala da ödemeye devam ediyoruz…

 

Söyleşi: Şenol Çarık

USİAD Bildiren Dergisi 71. Sayında yayınlanan söyleşi

Derginin 71. sayısını okumak için tıklayınız

www.usiad.org.tr

 

USİAD Bildiren Dergisi

Reklam

Raporlar

Reklam

Kitaplar

Reklam