Anasayfa
Gıda Fiyatlarındaki Spekülasyon Kimin İşine Yarıyor
Çarşamba, 05 Eylül 2012 09:10

Bugünlerde, kimi gazeteler “Gıda Krizi Kapıda!” başlıklarından geçilmiyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü, gıda krizinin kuraklığa bağlı olarak çıkabileceği endişesini belirtiyor. Ünlü emtia yatırımcısı diye gazetelerde boy atan Jim Rogers adındaki kişi de  “Aç Kalacağız! “diyor ve yükselen fiyatlardan yararlanmak için yatırımların tarım şirketlerinden ziyade, borsa yatırım fonlarını tercih etmelerini ve kendi gıda emtia indeksinin 1998 yılından bu yana yüzde 250 prim yaptığını da belirtiyor.

Bir başka deyişle, açık olmamakla birlikte, yaratılan gıda krizini bahane ederek gıda spekülasyonundan çıkar sağlanabileceğini söylüyor. (21Temmuz 2012 tarihli Cumhuriyet ve Hürriyet Gazeteleri).Buna karşılık görüşlerine başvurulan uzmanlar Burcu Taner’in haberine göre ise bakınız neler söylemişler (23 Temmuz 2012 Hürriyet Ege)

 

GIDA TEKELLERİNİN OYUNU

Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Ferdan Çiftçi, gıda fiyatlarındaki hiçbir artışın üreticiye faydasının dokunmadığını, uluslararası tekellerin oyununa dönüşmüş fiyat belirleme işlerinin tüketiciye de zarar verdiğini ifade etmiş. ABD gibi ülkelerin gıda rakamları konusunda şeffaf olmadığını, bu yüzden de belli verilere göre değerlendirme yapamadığını dile getiren Çiftçi, “Türkiye’de önümüzdeki yıl kuraklık olacak diye bir veri yok. Bu, spekülasyona dönük olabilir”.demiş. Sonuçta küreselleşme koşullarında üreticinin her halükarda asla kazanmadığını belirten Çiftçi,” Bu oyunda kaybeden hep üretici oluyor. Son bir haftadır sahada dolaşıyorum. Ege’de zararın çoğu aşırı yağışlardan. Kuraklık söylentileri yapanlar bunu nasıl açıklayacaklar? Mısır üretimi düşüyor deniyor ama ülkemizde bölgesel olarak arttığını görüyoruz. Şeytanın avukatlığını yapmak gerekirse daha ileri vadede GDO üretimini meşrulaştırmak için bunun yapıldığını tahmin ediyorum” demiş.

İzmir Ticaret Borsası Başkan Yardımcısı Barış Kocagöz, “Bu kış yağışlar yeterli. Buğday hasadı da yeni bitti. Şu anda stoklarla ilgili bir sıkıntı yok. Mısır da zaten sulanabilen arazilerde yapılıyor. Pamuk da aynı. O haberlerde bahsedilen çoğu yer ABD’de doğanın kendi imkanlarıyla suladığı ürün yetiştirmesi yapılan yerler.” demiş.

Çiftçi Sendikası Başkanı Abdullah Aysu ise “… temel gıda maddelerinin Dünya Ticaret Örgütü eliyle borsalarda ticarete konu edilmesi sonucu sayısı 10’u geçmeyen gıda tekelleri, istediği zaman spekülasyon yaratarak fiyatları yükseltmeye başladı. Gıdada istikrar için önce temel gıda maddeleri borsalardan çıkarılmalı” diye konuşmuş.

GIDA PİYASASI KİMİN DENETİMİNDE?

Kapitalist ülkelerde gıda piyasası çok az sayıda gıda tekellerinin denetiminde. Türkiye’de de gıda sanayisinde şirket birleşmeleri ve satın almalarla birlikte yabancılaşma ve tekelleşme egemen bir durum aldı. Bu sektörde durum ne? Birkaç örnek verelim;

●Süt ürünleri piyasasını yedi büyük şirket denetliyor. Sektörde Pınar, Ülker ve Danone en büyükleri. Daha sonra SEK, Yörsan ve Dimes geliyor.

●Sıvı yağlarda baş aktör, Suudi Savola Group. Yağ sanayinde kurulu kapasitenin yüzde 65’i, pazarın yüzde 80’i yabancıların elinde. Ayçiçeği pazarının yüzde40’ı ise Suudi Savola Group’a geçmiş bulunuyor.

●Bira pazarının hemen tümü yabancıların. Pazarın dörtte üçü, Efes Pilsen ve geriye kalan ise İsrail firmasının. Pazarın hacmi 2 milyar dolar civarında.

●Margarinin yüzde 90’ına yakını üç büyük şirketin denetiminde. Bunlar, Ünilever, Ülker ve Marmara Gıda’ya ait firmalar.

Gıda sanayinde meydana gelen tekelleşme ve yabancılaşmanın doğal sonucu olarak gıda perakendeciliği de tekelleşti ve yabancılaştı. Bugün, gıda perakendeciliğinin dört büyük yabancı tekelin, başta Fransız, Alman ve İngiliz kökenli firmaların (Carrefoursa, Migros, Metro, Tesco gibi) denetimine girdiği biliniyor. Bunun sonucu olarak;

●Dünyanın her yerinde olduğu gibi, küçük ve orta ölçekli işletmeler yok olma sürecine girmiş, sektörde bakkal sayısı hızla azalmıştır.

●Perakendeci Şirketlerin üretici şirketlere karşı pazarlık ve yaptırım güçleri artmıştır. Ürünlerin kalitesi, fiyatları, dağıtım ve ödeme koşulları ile raf alanı gibi konularda belirleyici, perakendeci sektör olmuştur. Bu durum, hem üreticinin, hem de tüketicinin perakendeciler tarafından aşırı sömürülmesine ortaya çıkarmış bulunuyor.

●Perakendeci sektörün yabancılaşması, giderek üretim sektörünü de olumsuz etkilemeye başlamıştır. Bugün neredeyse perakendeci süper marketlerde pazarlanan ürünlerin yarısı yabancı ülkelerden gelmektedir. Durumun bu şekilde gelişmesi, bir yandan üretimi olumsuz olarak etkilemekte, diğer yandan işsizliği körüklemektedir. Yerli malların kullanılması unutulma sürecine girmiş bulunuyor.

 

Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI

USİAD Bildiren Dergisi 54. Sayı

Derginin 54. Sayısını okumak için tıklayınız

www.usiad.net

 

USİAD Bildiren Dergisi

Reklam

Raporlar

Reklam

Kitaplar

Reklam