Anasayfa USİAD Bildiren TDKD Başkanı Mehmet Ali DİNÇ: “Geçen Yıl İthal Edilen 800 Bin Deri Ceket Türkiye’de 10 Bin Kişiyi İstihdam Ederdi”
TDKD Başkanı Mehmet Ali DİNÇ: “Geçen Yıl İthal Edilen 800 Bin Deri Ceket Türkiye’de 10 Bin Kişiyi İstihdam Ederdi”
Pazartesi, 28 Mayıs 2012 07:52

Geçen yıl ithal edilen 800 bin deri ceketin Türkiye’de 10 bin kişilik istihdama ve 2008 krizinde kapanan 300 şirketin tekrar açılmasına denk gelebileceğini belirten Türkiye Deri Konfeksiyoncuları Derneği (TDKD) Başkanı Mehmet Ali Dinç ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Başkan Dinç ile deri sektörü üzerine gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi dergimizin bu sayısında sizlere sunuyoruz.

Yurt dışından ithal edilen deri giyim eşyaları deri sektörünü ne kadar etkiledi?

İhracat Nisan’da 11.4 milyar dolara geriledi. Ekonomik bakımdan zor bir yıldayız. Bu zorlukların önlenmesi için destekleyici politikalar gerekli.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM)'nin verilerine göre Nisan ayında geçen yıla göre 1 iş günü eksik hesaplanan ihracat yüzde 2,9 azalışla 11 milyar 407 milyon 106 bin dolar oldu. Yılın ilk 4 ayında ise ihracat yüzde 8 artışla 46 milyar 773 milyon dolara yükseldi. Ekonomi politikası aktörlerinin, ihracatçılarımızın rekabet gücünü olumlu etkileyecek politikalar geliştirmelerine öncelik verilmesi gereklidir.

Açıklanan ihracat verilerine göre Nisan ayında en fazla ihracatı, otomotiv sektörü 1 milyar 636 milyon dolar ile yaparken, Kimyevi maddeler sektörü 1 milyar 498 milyon dolar ile ikinci, çelik sektörü ise 1 milyar 332 milyon dolar ile üçüncü sırada yer aldı.

2011 yılında Türkiye'ye 800 bin adet civarında deri mont ithal edilmiştir. 800 bin adet deri mont, Ülkemizde 10 bin kişinin istihdamını ve ekonomik krizle birlikte 2008 yılında kapanan en az 300 firmanın tekrar işe başlamasını sağlayacak kadar önemli bir miktardır.

Türkiye deri sektörü, yaklaşık 250 bin civarında kişiye istihdam sağlamakta, milyarlarca dolarlık yatırımı ile asırlarca yıllık bilgi ve deneyimi bulunmaktadır. Sektörümüz bugün gelinen aşamada üretim, fiyat, kalite ve standartlarıyla uluslararası rakiplerimize karşı önemli üstünlükler sağlamış, uluslararası pazarlarda Türkiye deri sektörünün üstünlükleri tüm dünya ülkeleri tarafından kabul edilmektedir.

"Türk derisi"ne karşı dünyada çok olumlu bir algı bulunmaktadır. Girdi maliyetlerinin yüksekliğinden kaynaklanan bazı sıkıntılarımız, hareket alanlarımızı daraltsa ve rekabet üstünlüğümüzü azaltsa da kalite bakımından ürünlerimizde hiçbir sıkıntı yaşanmamaktadır.  Dünyada, Türkiye çok önemli bir deri ülkesi olarak anılmakta ancak Ülkemizde, sektörümüz yeteri kadar tanınmamaktadır.

2011 yılında Türkiye'ye ithal edilen 800 bin adet civarında deri montun yüzde 65'i Pakistan, yüzde 15'i Hindistan, yüzde 20'si diğer ülkelerden alınmıştır.

Türk deri konfeksiyonunu yurt dışından ithal edilen ürünlere karşı korumak için nasıl bir çözüm yolu izlenmeli?

Çözüm olarak deri konfeksiyon sektörüne gümrükte koruma tedbirleri getirilmesi gereklidir. Bir ülkede üretilen ürünün ithal edilmek istenmesi durumunda işçilik bedeli kadar bir bedel ödenmesi gereklidir. Standartlara, sağlık kurallarına ve benzeri rekabet şartlarına uymayan yöntemlerle üretilen ürünlerin Ülkemize ithal edilmesi, önemli bir haksız rekabet şartının oluşmasına neden olmaktadır. Türkiye deri sektörü olarak biz tüm dünya ülkelerinde bulunan rakiplerimizle rekabet edebiliyoruz. Ancak kendi Ülkemizde gerekli koruma önlemleri olmadığı için, yani deri ülkesinde, yabancılarla rekabet edemiyoruz.

İthal edilen ürün başına 50 – 60 dolarlık ek bir koruma önlemi geldiğinde, ithal edilen ürünlerin maliyetleri Türkiye'deki maliyetlerle aynı olacaktır. Böylece yurtdışından ürün getiren firmaların Türkiye'deki ürünleri tercih etmesiyle sektöre, yukarıda açıklandığı üzere önemli iş ve istihdam imkânları sağlanacaktır.

En önemli koruma, tüketicinin tercihiyle yapılmaktadır. Ürünlerin üzerinde hangi ülkede üretildiğinin yazılması ve tüketicilerin satın aldıkları ürünlerin menşeini sorgulaması gereklidir. Tüketici istediği ürünü alsın. Bunun yanında hangi ülkenin ürününü aldığını ve bu ürünlerle beraber hangi riskleri de aldığını bilmelidir. O zaman serbest piyasanın koşulları oluşur, sektörün de hak ettiği yolları açılacaktır.

Ayrıca, normal ithalat ile ve ihraç kaydıyla yapılan ithalat (Dahilde İşleme İzin Belgesi ile yapılan ithalat) ile ilgili dünya Ticaret Örgütü’nce uygun görülecek önlemler de alınmalıdır. Referans fiyat uygulaması ve ihtisas gümrükleri uygulamaları sektörün karşı karşıya kaldıkları sorunların önlenmesine katkıda bulunacaktır.

Bu bakımdan deri ve deri ürünlerinin ülkemize girişinde denetimler daha da artırılmalıdır. Özellikle Uzakdoğu ülkelerinde üretilen dampingli ürünlerin önemli bir kısmının kanserojen madde içerdiğine dair mahkeme kararları, laboratuar sonuçları bulunmaktadır.  Bu nedenle bu ülkelerden ithal edilen ürünler çeşitli riskler taşımaktadır.

Tüketiciler deri ceket almaya gittiğinde hangi ülkede üretildiğine baksınlar. Eğer, “Made in Turkey” etiketini görüyorlarsa, gönül rahatlığıyla o ürünü alıp giyebilirler. Çünkü Türkiye'de kullanılan deriler, hem sağlık şartlarına uygun olması, hem de kalitesi bakımından hiçbir risk taşımamaktadır.

“Deri Sektörü Türkiye’nin 10. Büyük Sanayi Kolu Konumundadır”

Türkiye deri sektörünün şuan ki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türk deri sanayi gerek üretim değeri, gerekse ihracat potansiyeli açısından ülkemizin sürükleyici sektörlerinden biridir. Sahip olduğu bilgi, deneyim, rekabet gücü ve yüksek üretim kapasitesi ile sektör dünya devleri ile yarışmaktadır. Diğer taraftan Türk deri sektörü teknolojik açıdan da gelişmiş, teknik bilgi ve donanım da ihraç edebilecek düzeye erişmiştir.

Türkiye’de deri ve deri mamulleri sanayi son 15 yılda hızla gelişmesini sürdürmüş ve yurtiçi geniş ham deri kaynaklarının yanı sıra önemli ölçüde ithal hammadde kaynaklarını da kullanarak önemli tutarda deri ürünleri ihracatı gerçekleştirmek suretiyle uluslararası pazarlarla bütünleşmeyi büyük oranda başarmıştır.

Avrupa’da yayılan çevre baskısı nedeniyle Fransa, İtalya ve İspanya gibi ülkeler tabakhane işlentisinden kaçarken, Türkiye bir yandan bu boşluğu doldurmuş, bir yandan da yoğun bir çevre baskısı ile karşılaşmıştır. Türk deri sektörü çevreye duyarlı üretim tekniklerinin kullanılması konusunda 90’lı yılların başından itibaren çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.

Sektörde tamamlanmış olan 3 organize sanayi bölgesi bulunmaktadır. Bunlar İstanbul- Tuzla Organize Sanayi Bölgesi, İzmir- Menemen Organize Sanayi Bölgesi ve Çorlu Deri Organize Sanayi Bölgesi’dir. İstanbul- Tuzla, İzmir- Menemen ve Çorlu deri işleme bölgelerindeki arıtma tesisleri çevre kirliliğinin önlenmesine katkıda bulunmaktadır. Deri işleme sanayiine yönelik olarak Balıkesir-Gönen, Bolu-Gerede, Bursa, Denizli, Isparta, Niğde-Bor, Uşak illerinde organize deri sanayi bölgesi, Isparta-Yalvaç ve Manisa illerinde küçük sanayi sitesi yatırımlarına devam edilmektedir.

Deri sektörü, 1970’lerden beri Türk ekonomisinde giderek artan önemde bir rol oynamıştır. Sektör, önemli ölçüde ihracata ve turistlere satışa yönelik faaliyet gösterdiği için ülkeye net döviz girdisi sağlamaktadır. Emek yoğun bir üretim şekline sahip olması nedeniyle de geniş bir istihdam imkânı sağlama gücü bulunmaktadır. Katma değeri yüksek ürün ihraç etmekte olan sektör toplam imalat sanayinde yüzde 2, toplam istihdam içinde ise yüzde 1.5’luk bir paya sahiptir.

400.000 tonluk yıllık deri işleme kapasitesi ve faaliyette bulunan 1200 firma ile Türkiye’nin 10. büyük sanayi kolu konumundadır. Sektör dünyada ilk onuncu sırayı, AB’de ikinci sırayı işgal etmektedir. Yaklaşık 3600 ihracatçı firma faaliyet göstermekte, yıllık 3,5 milyar dolarlık ihracat yapmakta ve 250 bin kişiye istihdam imkânı sağlamaktadır.

Genelde, Türk Deri Sanayi alt yapı, teknoloji ve ihracata yönelik gücü ve çabası dikkate alındığında önemli bir rekabet gücüne sahiptir.

Dericilik sektörü Türk ekonomisine ne kadar katkı sağlıyor?

250 bin kişi istihdam edilmekte, sektörde yaklaşık 3,5 milyar dolarlık ihracat yapılmaktadır. Türk deri ve deri ürünleri sektörü sanayi imalatının % 2,5 ini, istihdamın % 1,5 ini ve sanayi ürünleri ihracatının % 1,2 sini karşılamaktadır. Dünya dış ticaretinde önemli bir unsur olan deri ve deri mamulleri ihracatımız ülkemiz ihracatında ortalama % 1,2 pay sahibi olduğu görülmektedir. Bu gelişmeler değerlendirildiğinde Ülkemiz ekonomisinde lokomotif sektörlerden birisi olduğu görülmektedir.

Dericilik sektöründe faaliyet gösteren kaç firma var ve ne kadar kişi istihdam ediliyor?

Sektörde 3500 firmanın bulunduğu söylense de daha fazla firma faaliyet göstermektedir. Bu konuda bilgiler yeterli değildir. Sektörde yaklaşık 250 bin kişi çalışmaktadır.

Türkiye'de dericilik sektörünün içinde bulunduğu başlıca sorunlar nelerdir? Devletin Alması gereken önlemler nelerdir?

Yüksek faizler finansman maliyetini artırırken, üretici işletme sermayesini dahi temin etmekte sorun yaşamaktadır. Bunun için faizler düşürülmelidir. Aşırı değerli TL ihracatçıya önemli zararlar vermektedir. Türkiye’de çalışanın işverene maliyeti içinde SSK pirimi, gelir vergisi stopajı, işsizlik sigortası vb. payı yüzde 41’dir. Bu oran OECD ülkeleri ortalamasında yüzde 18’e çekilmelidir. Deri sektörü elektrik enerjisini rakip ülkelere kıyasla çok daha pahalıya almaktadır. Enerji maliyetinin düşürülmesi rekabet avantajı sağlayacaktır. Standart ham deri üretiminin artırılması gereklidir. Hayvancılık sektörü desteklenmelidir.
Türkiye deri ihracat sektörü pazar çeşitlemesine gitmede geç kalmıştır. Sektörün odaklandığı başta Rusya Federasyonu ve bölge ülkelerinin dışında ABD gibi yeni pazarlara yönelmeli.
Türkiye’de düzenlenen uluslar arası fuarlar da yurtdışında düzenlenen fuarlara verilen teşvikler kapsamına alınmalıdır. AB ve Rusya gibi geleneksel pazarlar dışında uzak pazarlara ihracatın teşvik edilmesi amacıyla havayolu kargo taşımacılığı desteklenmelidir.
Nihai deri ürünleri ithalatında sağlığa zararlı azo boyar maddelerin ve diğer zararlı kimyasalların kullanılmadığına dair kontrol sistemi oluşturulmalı; dampingli ürünlerin ithalatında gerekli önlemler alınmalı, zorunlu menşe etiketi uygulanması sağlanmalıdır.
Haksız rekabetin giderilmesi için organize sanayi bölgelerindeki firmaların karşılaştıkları ilave maliyetler yapılacak indirimlerle teşvik edilmelidir. AB’ye uyum çalışmalarında sektörle koordineli bir şekilde düzenlemeler gerçekleştirilmeli ve pahalı olan çevre yatırımlarında sektöre maksimum destek sunulmalıdır.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Yüzyılların birikimi ile kazandığımız deri ve deri ürünleri sektöründeki bilgilerimizin, deneyimlerimizin, marka ve patent gibi değerlerimizin korunması için tüm gerekli önlemler, sektör temsilcileri ile yapılacak ortak çalışmalar sonucunda alınmalıdır.

SÖYLEŞİ: Deniz Toprak

 

USİAD Bildiren Dergisi 50. sayı

 

Dergiyi okumak için tıklayınız.

 

 

USİAD Bildiren Dergisi

Reklam

Raporlar

Reklam

Kitaplar

Reklam