Anasayfa
Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı yazdı: Atatürk'ün Tarım Politikası Işığında Tarımsal Kooperatifçilik

Bir önceki yazımda; tarımda çöküşü durdurmanın temel yolunun “Atatürk’ün Devletçilik ve Halkçılık temelinde Tarım Politikası’nın göz önüne alınması gerektiğine” değinmiştim. Bu yazımda ise, Atatürk’ün ekonomi-politikası kapsamında öne çıkan konulardan birisinin de emeği ile geçinen insanların ekonomik örgütlenmesi olan “Kooperatifleşme” özellikle “Tarımsal Kooperatifleşme” olduğu konusunu dile getireceğim.
Atatürk, 1920’den ölümüne kadar geçen süreç içinde köylülerin kooperatifleşmesi konularında konuşmalar yaptığı, yasaların çıkarılmasında egemen rol oynadığı bilinmekte.
Atatürk bunlarla da yetinmemiş, eylemiyle de kooperatifleşme hareketine katkıda bulunmuştu. Örneğin iki kooperatifin kurucu ortağı olmuştu.
Bunlardan biri, tarımsal amaçlı bir kooperatif olan Tarım Kredi Kooperatifi’dir. Diğeri ise, Ankara Memurları Tüketim Kooperatifi’dir.

Atatürk’ün kooperatifleşme konusunda yapmış olduğu söylevlerin kimileri şunlar:

·         “Ben de çiftçi olduğumdan biliyorum, makinesiz ziraat yapılmaz, el emeği güçtür, Birleşiniz. Böylece makine alınız” (24 Ağustos, 1925 Kastamonu).

·         “Bu sene zirai kooperatif teşkilatına başlanmış olması, bilhassa memnuniyetimize mucip oluyor. Bu kooperatifleri memleketin her tarafına teşmil etmeyi ziyadesiyle iltizam ediyoruz” (1 Kasım 1929, TBMM açış konuşması).

·         “Kanaatim odur ki, muhakkak suretle birleşmede kuvvet vardır.  Kooperatif yapmak, maddi ve manevi kuvvetleri, zeka ve maharetleri birleştirmek demektir. … Müstahsillerin birleşmesinden şahsi menfaatlerini haleldar olacağını düşünenler tabii şikayet edeceklerdir. (1 Şubat 1931, İzmir Ticaret Odası).

·         “Kooperatif teşkilatı, her yerde sevilmiştir. Kredi ve satış için olduğu gibi istihsal vasıtalarını öğretip kullandırmak için de kooperatiflerde istifayı mümkün görüyoruz.” (1 Kasım 1936, TBMM Açış Konuşması).

·         “ Köyde ve yakın köylerde müşterek harman makinalarını kullandırma köylülerin ayrılamayacağı bir adet haline getirilmelidir. …Zirai sanayi bilhassa üzerinde meşgul olacağımız mevzu olacaktır. Bu arada sütçülüğe, süt sanayine önem vermekteyiz. Sırasıyla; şehir ve kasabalarımızın temiz ve ucuz süt mamulatı ihtiyacını temin edecek fabrikalar tesisinse ve bununla ahenkli bir surette köylerdeki sütleri kıymetlendirecek ve satışı kolaylaştıracak kooperatifler teşkiline çalışılacaktır” (1 Kasım 1937, TBMM Açış Konuşması).

Atatürk döneminde çiftçilerin kooperatifleşmesi doğrultusunda çıkarılan başlıca yasalar nelerdi:

1924 yılında Zirai Birlikler Kanunu çıkarılmıştı. Aynı yıl, kooperatiflerin ticari şirketlerden sayılmasına ilişkin fıkra, Ticareti Beriye Kanunu’na eklenmişti.

1925 yılında tüketim kooperatifçiliğiyle ilgili yasal bir düzenleme yapılmıştı.

1926’da 856 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda kooperatiflerin diğer şirketler arasında yer almasına ilişkin bir değişiklik gerçekleştirilmişti.

1929 yılında ise Zirai Kredi Kooperatifleri Kanunu kabul edilmişti.

Daha sonra 1935 yılında da 2834 sayılı Tarım Satış Kooperatifleri Kanunu ile 2836 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri Kanunu çıkarılmıştı.

Atatürk, kurucusu olduğu Cumhuriyet Halk Partisi Programları’na da kooperatifçilik konularında maddeler koydurmuştu.

Atatürk, kooperatifçilik konularında çalışma yapmak üzere bir derneğin kurulmasını da gerçekleştirmişti. 1931 yılında İstanbul Üniversitesi’ne bağlı “Türk Kooperatifçiliği Derneği”ni kurdurmuştu. Bu dernek daha sonra Ankara’ya taşınmış ve halen Türk Kooperatifçilik Kurumu” olarak varlığını sürdürmekte.

Özetle şunu dile getirmek   gerekli: Neo-liberaller Türkiye ekonomisinin düzlüğe çıkmasını yabancı sermaye girişine bağlıyorlar. Yabancı sermayenin, daha doğrusu sıcak para girişinin faize bağlı olduğunu, tarımda da içinde yaşamakta olan çöküş, neo-liberal politikalardan görmüyorlar. Bu kapsamda, muhaliflerin de neden-sonuç ilişkilerini görmezlikten gelerek sonuçlar üzerinden sızlanması, geçici çözümler üzerinde durması, örneğin çözüm için salt desteklemeleri öne çıkarması doğru değil.

Tekrarlayalım, neo-liberal politikalara karşı çıkacak mısınız, yoksa durumu idaremi edeceksiniz? Çözüm biz daha iyi yönetimden geçmiyor.

Yazımızı Mustafa Kemal Atatürk’ün “İDARE-İ MASLAHATÇILAR ESASLI DEVRİM YAPAMAZ” sözünü anımsatarak bitirmek istiyorum.

 

USİAD Bildiren Dergisi

Reklam

Raporlar

Reklam

Kitaplar

Reklam